Kalp sağlığı için bunlar şart!

Hasta olmadan insanları koruyabilmek birincil önlemdir.

 

Kalp ve damar hastalıkları halen dünyada ölüm nedenleri arasında en üst sıralarda yer almakta ve yılda 20 milyona yakın insan bu nedenle hayatını kaybetmektedir. Günümüzde kimi zaman yanlış beslenmenin kimi zaman da ağır sporun neden olduğu kalp krizleri de çoğalmaktadır. Hasta olmadan insanları koruyabilmek birincil önlemdir. Kalp damar hastası olmadan önce tansiyonu, kolestorolü, kiloyu,kan şekerini düşük tutup,  spor yapma alışkanlığını sürdürebilen ve sigara kullanımını bırakan insanlarda kalp damar hastalığına yakalanma riski ciddi anlamda düşer.İngiltere’de ve Amerika’da gösterildi ki; bu önlemler dikkatle uygulanıldığında ciddi olarak kalp damar hastalıklarında düşüş meydana geliyor.

 

Son yıllarda, “checkup”ların yaygınlaşması yani tanının erken konulması, koronerlere ilaçlı stent takılımı, kateter yoluyla kalp kapakçığı değişimi, primer girişimlerin yaygınlaşması, cerrahide olan gelişmeler, yeni ilaç grupları gibi pek çok gelişime rağmen, dünyada ve ülkemizde kalp damar hastalıklarından ölüm birinci sırada yer almaya devam etmektedir.

Toplum şişmanlıyor!

Bunun nedenlerine göz atarsak, kalp hastalıklarında riski yükselten ilk ana üç nedeni; sigara, kolesterol yüksekliği ve hipertansiyon olarak sıralayan,İstanbul FlorenceNightingale Hastanesinden Prof. Dr. Aytekin, “Bu üç nedenin yanı sıra, şüphesiz ki doğru beslenme ve sporun da önemi yok sayılamaz. Örneğin, dünyayı ve ülkemizi  tehdit eden risk faktörlerinden birisi de obezitedir. Bizim ülkemizde de ciddi olarak risk oluşturan obezite giderek yaygınlaşmakta  bel çevresinin kalınlaşması, kalp damar hastalıkları açısından ve insülin direnci, şeker hastalığı açısından tehdit oluşturmaktadır. Ülkemizde, 40 yaşın üstündeki kadınlarda oranının yüzde 50’nin üstünde olduğunu görüyoruz. Bu nedenle kadınlarda ciddi anlamda kalp damar hastalığı artmakta.

Hatta yapılan bir çalışmada, Avrupadaki kalp damar hastalıkları sıklığında kadınlarımız birinci sıradalar. Erkeklerde de birkaç ülke dışında ön sıralarda yer almaktayız. Ayrıca, hipertansiyon açısından büyük önem taşıyan bir diğer faktör, günlük yediğimiz tuz miktarıdır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda gösterildi ki, günlük almamız gereken tuz miktarı, 5 gram olması gerekirken, ortalama tükettiğimiz tuz miktarı 20 gram civarındadır. Bu çok yüksek bir orandır.
Bunun yanı sıra kolesterol oranımız oldukça yüksektir. Biraz bölgelerimize bağlı olarak değişmekle birlikte, özellikle Türkiye’nin doğu ve güney doğusunda et ve yağ tüketimi fazla olduğundan bu bölgede kolesterol oranlarının daha yüksek görülmektedir…

Sigarasız bir hayata adım adım…

Bir başka çok önemli bir risk faktörün sigara kullanımı olduğunu ve alınan bütün önlemlere rağmen yasak dinlemediğine dikkat çeken Prof. Dr. Aytekin şöyle devam etti: “Genç nesil içinde ciddi bir sigara içiciliği olduğunu düşünmekteyim. İnsanları hasta olmadan koruyabilmenin birincil hedeftir. Doğru tedavi, doğru beslenme bilinçli sporla hastalığın risk faktörlerini en aza indirebiliriz. Doğru beslenme, sebzeden zengin belli oranda karbonhidratın alındığı, daha çok zeytinyağının ağırlıklı olarak kullanıldığı ve meyvenin belli porsiyonlarda tüketildiği dengeli bir Diyetten geçiyor. Bütün dünyayı saran ‘fastfood’ hastalığı ve sadece karbonhidrat, şeker ve patates ürünlerinin bol olduğu gıdaların çokça tüketilmesi veya sırf zayıflamak amacıyla yüksek proteinli diyetler sağlığımızı tehdit etmektedir. Amaç, kalp damar hastası olmadan önce tansiyonu, kolesterolü düşük tutabilirsek, spor yapma alışkanlığını sürdürebilirsek, bel kalınlığımızı azaltırsak, kilolarımızı belli seviyede tutabilirsek ve sigara kullanımını kesebilirsek görüyoruz ki bu önlemler dikkatle uygulanıldığında ciddi olarak kalp damar hastalıklarının ortaya çıkışında düşüş meydana geliyor. Risk hesaplama cetvelleri var. Tedavimizi yüksek ve düşük risklere göre bilinçli olarak düzenlemeliyiz. Tabii ki yaş ve genetik faktörler ve cinsiyeti değiştiremiyoruz. Beslenmemizin de bilinçli olması çok önemli. Artık bütün dünyanın kabul ettiğiAkdeniz diyeti zaten ülkemizde asırlardır uygulanmakta.
Akdeniz mutfağın önemi…

Zeytinyağını en çok üreten ülkelerden biriyiz. Bol sebze içeren, zeytinyağı ile pişirilmiş, dengeli, meyve tüketilen gıdalar bizim için çok sağlıklıdır. Yine haftada 2 gün yağsız 100 gram kırmızı et tüketilebilir. Tavuk eti rahatlıkla tercih edilebilir. Önerdiğimiz besinlerin en önemlilerinden biri de balık. Mümkünse bol miktarda ve sıklıkla yenilmelidir. Özellikle içerdiği Omega 3 yağları açısında sağlığımıza çok iyi katkıları bulunmaktadır.

Beyaz undan uzak durmak lazım…

Çavdar ekmeği veya  en sağlıklı ekmek olan tam buğdaylı köy ekmekleri ya da bol tahıllı esmer ekmekler tercih edilebilir. Su tüketiminin de 1,5 litrenin altında olmaması önerilmekte. Tabii ki doktoru ile kooperasyon halinde tüketilmelidir. Çünkü bazı hastalıklarda fazla su tüketimi zararlı olabilir. Alkoloranlarının çok yüksek olmaması gerekiyor. Örneğin, şarabın kadınlarda 1 kadeh, erkeklerde 2 kadehten fazlası alınmamalı. Kuruyemişler tabii ki tüketilmeli ancak kalorilerinin yani enerji değerlerinin yüksek olduğu unutulmamalıdır. Yemek arasında az miktarlarda ara öğün gibi tüketilmesi daha doğrudur.

Meyve miktarının ayarlaması çok önemli…
Meyve içerisinde çok fazla şeker içerdiğinden aşırı tüketimi zararlıdır. Özellikle obez,insülin direnci olan ve şeker hastalığı olanlarda, miktarlar az olmalı (bu miktarlar diyetisyenler veya doktorlar tarafından ayarlanır) ve genellikle yemek üzerine değil, ara öğünlere konularak yenilmelidir. Şunu kesinlikle ağzınıza sürmeyin gibi bir diyet veya tek bir besine ağırlık verilen protein diyetleri gibi diyetler doğru değildir. Sürekli uygulanamazlar. Verilen kilolarda çok kısa sürede tekrar geri alınır. Çünkü vücudun her çeşit besine ihtiyacı vardır. Dengeli, her besinden düzgünce alacak şekilde diyet yapılmalıdır. Spora gelince, bir kere orta yaş ve orta yaşı geçmiş kişilerin spor yapmadan önce muhakkak kardiyak kontrolden geçmesi lazımdır. Ciddi sorunu olup olmadığı saptandıktan sonra spor yapılması daha uygundur. Amerikan fizyoloji derneği haftada 300 saat spor önermektedir. Ayrıca durum böyleyken bilinçsiz yapılan spor veya spor eksikliği de buna eklenirse neden kalp damar hastalıklarında birinci sırada olduğumuzu sorgulamak gereksiz kalır.”

Prof.Dr. Saide AYTEKİN
Hastane    :    İstanbul FlorenceNightingale Hastanesi
Tıbbi Birim    :    Kardiyoloji

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*